Işıl Özgentürk: Kürt meselesi etnik bir mesele değil, bir Türkiye meselesidir!

 
Işıl Özgentürk: Kürt meselesi etnik bir mesele değil, bir Türkiye meselesidir! Işıl Özgentürk: Kürt meselesi etnik bir mesele değil, bir Türkiye meselesidir!

Burada suçlanacak olan, düzen ve 12 Eylül cuntasıdır. Nedeni sosyal demokratların farklı iki aday göstermesiydi. Sevgili okurlarım, unutmuş olabiliriz hatırlayalım: Tayyip Erdoğan 1994’te İstanbul Belediye Başkanlığı’nı yüzde 25. ” PKK baskısı ne kadar doğru bilmiyorum ama “Güneydoğu Anadolu’yu bir biçimde tarif et” deseler “Yarım bırakılmış yatırımlar ülkesi” derim. Neden benim çocuğum okuyamıyor? Neden ben sadece koyunları otlatan bir çobanım, oğlum da bir çoban olacak!”DEM biraz daha cesur davranıp, yıllardır bölgeden milletvekilliği kapan kişilerin hangi partiden ve aşiretten olduğunu ortaya çıkarıp hesap sorabilir. Bölgenin gerçek ihtiyacını kale almadan Kürt halkı üzerinden mayalanan bu kişiler en az PKK kadar bölgeye zarar vermişlerdir. 19 oyla kazandı. Bölge neden bir türlü gelişmiyor? Sanıldığının aksine bölgeye devlet teşviki, diğer bölgelere oranla çok daha fazla ama yatırım için para alanlar, temel çıkıp hemen bir mazerete sığınıyorlar: “Fabrikayı yapamıyoruz çünkü PKK baskısı var.  Ben de verdiğim bir karardan vazgeçip Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaşayanlara ve yaşananlara hiç de yabancı olmayan bir yurttaş olarak kendime sakladığım düşüncelerimi yazmaya koyuldum. Çok basit bir örnek, sayıları binleri bulan ve bütçeden yüklüce bir para alan korucular hepimiz biliyoruz ki temelde aşiretlerin adamları ve bu amaçla ödenen paraların büyük bölümü aşiretlere gidiyor. Neyse canları sağ olsun. Namus cinayetleri de biterdi, uyuşturucu yolu da kapanırdı. Nasıl? Soruya karşı soru: PKK en çok kimin işine yarıyor? Bölgenin aşiret düzeninde kalmasını isteyen, devletin tüm yatırımlarını kendi çıkarları için kullanmayı hedefleyen ve bunu yıllardır yapan aşiret düzeninin, toprak ağalarının. Uzun meslek hayatım boyunca yirmi yıl içinde defalarca bölgeye gittim, özellikle mağdurlarla pek çok röportaj yaptım ama bir yazımdan dolayı özellikle kadınlarının politik mücadelesini anlattığım bölgede HDP milletvekilleri ve bölge halkı tarafından linç edildim, ölüm tehdidi bile aldım. Devam edeyim, bugünlerde sık sık düşünüyorum: PKK terör örgütü olmasaydı yani yıllardır bütçeden savaşa ayrılan para, tüm ülkede eğitim, sağlık harcamalarına kullanılsaydı neler olurdu?Emin olun, bu olsaydı Türkiye bugün doğusuyla batısıyla çok daha kendine güvenen, çok daha eğitimli yurttaşların yaşadığı, çok daha zengin bir ülke olurdu. Ve bütün Türkiye de onları tanır. Ve unutulmamalıdır, 12 Eylül’de sadece Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceler, öldürülmeler olmadı, o dönemde ülkenin tüm cezaevleri birer işkencehaneydi ve çok ölü oldu. ",. Bunu hiç unutmadan günümüze gelelim, seçim yaklaşırken tartışılan en önemli konulardan birine: Hiç kuşkusuz DEM Parti’nin (Bu adı hiç benimseyemedim. Bu en çok kimin işine geliyor? Bölgeye hâkim aşiret düzeninin. Doğrudur ancak bunlar Türklerin bir kabahati değil, mevcut düzenin ve 12 Eylül cuntasının işlediği suçlardır. Neyse ki açıkça iktidarın tutsağı ve partisinin de unutturmaya çalıştığı Selahattin Demirtaş’ın sevgili eşi Başak Demirtaş gayet anlaşılır bir karar verip İstanbul’dan aday olmayacağını açıkladı. ) hangi partiyle işbirliği yapacağı, parti olarak büyük kentlerde aday gösterip göstermeyeceği. Tuhaf bir ironi PKK örgütüne sempati duymak nedeniyle de yedi yıl hapis cezasıyla yargılandım. Öyleyse en başta bu savaş bitmeli.  Sosyalist öğretiyle büyümüş biri olarak, Kürt meselesinin giderek sadece etnik bir mesele olarak ele alınması beni gerçekten üzüyor. Aynı aşiretten biri DEM’den biri AKP’den milletvekili adayı oluyor. Yapılan konuşmalarda bu durum çarpıtılıyor, lütfen geçmişimize ve tarihimize biraz saygı. Evet hanımlar beyler, Kürt sorunu bir etnik mesele değil, bir düzen meselesidir. Kim adına, geri bıraktırılmış bölge halkı adına. Doğu’nun makûs talihi de aşiret düzeni de eriyip giderdi. Bu teşvikler nereye gitti? Kürtlerin partisi şimdiki adıyla DEM, en azından şu çalışmayı yapmalı; ne kadar teşvik verildi, teşvikleri kimler aldı şimdi neredeler?Kürt sorunuyla ilgili konuşmalarda 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan insanlık dışı işkencelerin PKK’yi doğurduğu, zorunlu göçün bölgede etnik köken anlayışına sığınanları çoğalttığı söylenir. Aksi takdirde şöyle söylenecek: “Benim neden toprağım yok! Neden aşiret reisleri, gelinlerine kilolarca altın takıyor? Üstelik bu aşiret reisleri politik düzene de hâkim.  1968’lerde Deniz Gezmiş ve arkadaşları “halkların kardeşliği” sloganını kullanırken Kürtlerin etnik kökenlerinden ötürü değil, bu aşiret düzeninden ötürü sömürüldüklerini işaret etmişlerdir. Bir Türkiye meselesidir.

Işıl Özgentürk: Kürt meselesi etnik bir mesele değil, bir Türkiye meselesidir!

Sevgili okurlarım, unutmuş olabiliriz hatırlayalım: Tayyip Erdoğan 1994’te İstanbul Belediye Başkanlığı’nı yüzde 25.  1968’lerde Deniz Gezmiş ve arkadaşları “halkların kardeşliği” sloganını kullanırken Kürtlerin etnik kökenlerinden ötürü değil, bu aşiret düzeninden ötürü sömürüldüklerini işaret etmişlerdir. ",. Neden benim çocuğum okuyamıyor? Neden ben sadece koyunları otlatan bir çobanım, oğlum da bir çoban olacak!”DEM biraz daha cesur davranıp, yıllardır bölgeden milletvekilliği kapan kişilerin hangi partiden ve aşiretten olduğunu ortaya çıkarıp hesap sorabilir. Burada suçlanacak olan, düzen ve 12 Eylül cuntasıdır. Aynı aşiretten biri DEM’den biri AKP’den milletvekili adayı oluyor. Uzun meslek hayatım boyunca yirmi yıl içinde defalarca bölgeye gittim, özellikle mağdurlarla pek çok röportaj yaptım ama bir yazımdan dolayı özellikle kadınlarının politik mücadelesini anlattığım bölgede HDP milletvekilleri ve bölge halkı tarafından linç edildim, ölüm tehdidi bile aldım. Neyse canları sağ olsun. Öyleyse en başta bu savaş bitmeli. Doğu’nun makûs talihi de aşiret düzeni de eriyip giderdi. Bir Türkiye meselesidir. Tuhaf bir ironi PKK örgütüne sempati duymak nedeniyle de yedi yıl hapis cezasıyla yargılandım. Kim adına, geri bıraktırılmış bölge halkı adına.  Sosyalist öğretiyle büyümüş biri olarak, Kürt meselesinin giderek sadece etnik bir mesele olarak ele alınması beni gerçekten üzüyor. Bu en çok kimin işine geliyor? Bölgeye hâkim aşiret düzeninin. Bölge neden bir türlü gelişmiyor? Sanıldığının aksine bölgeye devlet teşviki, diğer bölgelere oranla çok daha fazla ama yatırım için para alanlar, temel çıkıp hemen bir mazerete sığınıyorlar: “Fabrikayı yapamıyoruz çünkü PKK baskısı var. Bunu hiç unutmadan günümüze gelelim, seçim yaklaşırken tartışılan en önemli konulardan birine: Hiç kuşkusuz DEM Parti’nin (Bu adı hiç benimseyemedim. ) hangi partiyle işbirliği yapacağı, parti olarak büyük kentlerde aday gösterip göstermeyeceği. Evet hanımlar beyler, Kürt sorunu bir etnik mesele değil, bir düzen meselesidir. Nasıl? Soruya karşı soru: PKK en çok kimin işine yarıyor? Bölgenin aşiret düzeninde kalmasını isteyen, devletin tüm yatırımlarını kendi çıkarları için kullanmayı hedefleyen ve bunu yıllardır yapan aşiret düzeninin, toprak ağalarının. Nedeni sosyal demokratların farklı iki aday göstermesiydi. Yapılan konuşmalarda bu durum çarpıtılıyor, lütfen geçmişimize ve tarihimize biraz saygı.  Ben de verdiğim bir karardan vazgeçip Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaşayanlara ve yaşananlara hiç de yabancı olmayan bir yurttaş olarak kendime sakladığım düşüncelerimi yazmaya koyuldum. Neyse ki açıkça iktidarın tutsağı ve partisinin de unutturmaya çalıştığı Selahattin Demirtaş’ın sevgili eşi Başak Demirtaş gayet anlaşılır bir karar verip İstanbul’dan aday olmayacağını açıkladı. 19 oyla kazandı. Devam edeyim, bugünlerde sık sık düşünüyorum: PKK terör örgütü olmasaydı yani yıllardır bütçeden savaşa ayrılan para, tüm ülkede eğitim, sağlık harcamalarına kullanılsaydı neler olurdu?Emin olun, bu olsaydı Türkiye bugün doğusuyla batısıyla çok daha kendine güvenen, çok daha eğitimli yurttaşların yaşadığı, çok daha zengin bir ülke olurdu. Doğrudur ancak bunlar Türklerin bir kabahati değil, mevcut düzenin ve 12 Eylül cuntasının işlediği suçlardır. ” PKK baskısı ne kadar doğru bilmiyorum ama “Güneydoğu Anadolu’yu bir biçimde tarif et” deseler “Yarım bırakılmış yatırımlar ülkesi” derim. Bu teşvikler nereye gitti? Kürtlerin partisi şimdiki adıyla DEM, en azından şu çalışmayı yapmalı; ne kadar teşvik verildi, teşvikleri kimler aldı şimdi neredeler?Kürt sorunuyla ilgili konuşmalarda 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan insanlık dışı işkencelerin PKK’yi doğurduğu, zorunlu göçün bölgede etnik köken anlayışına sığınanları çoğalttığı söylenir. Namus cinayetleri de biterdi, uyuşturucu yolu da kapanırdı. Ve unutulmamalıdır, 12 Eylül’de sadece Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceler, öldürülmeler olmadı, o dönemde ülkenin tüm cezaevleri birer işkencehaneydi ve çok ölü oldu. Ve bütün Türkiye de onları tanır. Bölgenin gerçek ihtiyacını kale almadan Kürt halkı üzerinden mayalanan bu kişiler en az PKK kadar bölgeye zarar vermişlerdir. Aksi takdirde şöyle söylenecek: “Benim neden toprağım yok! Neden aşiret reisleri, gelinlerine kilolarca altın takıyor? Üstelik bu aşiret reisleri politik düzene de hâkim. Çok basit bir örnek, sayıları binleri bulan ve bütçeden yüklüce bir para alan korucular hepimiz biliyoruz ki temelde aşiretlerin adamları ve bu amaçla ödenen paraların büyük bölümü aşiretlere gidiyor.