Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

18. . Uzaklardan bir köprü görünüyor. Her şey tablo gibi. Orada bir heykel. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Hepsi de küçük ve sevimli. . Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. ",. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Büyük bir Yunan tapınağı. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Kendine vadiler açıyor. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Tepede bir tapınak. Biraz ileride büyükçe bir alan. . Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Sislerin ardında güneş. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Ludwig’in kalıtı. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. . Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Yamaçlarda üzüm bağları. Sağ, sol eski yapı. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Heybetli ve gururlu duruyor. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Regensburg’da.

Tuna kıyısında bir gün...

Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Ludwig’in kalıtı. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Her şey tablo gibi. . Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Sislerin ardından güneş çıkıyor. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Biraz ileride büyükçe bir alan. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. . Uzaklardan bir köprü görünüyor. Yamaçlarda üzüm bağları. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. ",. . 18. Orada bir heykel. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Çevresine hiç uymayan bir yapı. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Büyük bir Yunan tapınağı. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Sağ, sol eski yapı. Heybetli ve gururlu duruyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Regensburg’da. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Sislerin ardında güneş. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Kendine vadiler açıyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Tepede bir tapınak. Hepsi de küçük ve sevimli. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. . Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı.